Batuhan Başaran
3 min readApr 21, 2020

Beethoven’in 5.Senfonisi’nin I. ve II. Bölümlerindeki “Tema’’ Tasviri,

Ludwig van Beethoven, senfonileri ile klasik batı müziği tarihinin en idealist ve başarılı bestecilerinden biri olmuştur.

Alman asıllı bestecinin dokuz tane senfonisi vardır ve saygınlığının büyük bir kısmını senfonileriyle kazanmıştır.

Klasik dönemin 18.yy ile birlikte getirmiş olduğu Aydınlanma akımının tezahürü olan eşitlikçi, özgürlükçü düşünce türevleri, kronolojik tarihe göre besteleri ve kişilik olgusu üzerinde gözlemlenebilir.

Özellikle ifade gücü ve teknik seviyesiyle, içinde bulunduğu sosyo-kültürel durum ve dönemin diğer sanatsal alanlardaki paralel gelişim sürecinin bir analizi olarak yorumlayabileceğimiz ‘Op.109 Piyano Sonatı’, Romantik Dönemi başlatmıştır diyebiliriz.

Her iki dönemin de müdahili olan ideal yaşam prensipleri sahibi Beethoven,

Tıpkı kültürel anlamda kitlelerin evrimine yeni bir perspektif kazandıran, çeşitli dönemlerde güç ve ün kazanmış ideolojilerin ilkeleri gibi, kendi karakteristik özelliklerini; etik değer, eşitlik, mücadele, kahramanlık, yalnızlık, karanlık, doğruluğun yetiliği gibi insancıl, duyumsal temalar ışığında eserlerinde ön plana çıkartmıştır.

İnsanın yaşam mekanizmasının, bilincin evrim (bedensel ve zihinsel) süreciyle doğrudan ilişkili olduğunu savunuyorum. İnsanların var olma eğilimleri ve fiziksel bedenlerdeki elektrokimyasal işlevler, nasıl olur da düşsel ve imgesel bir dünyayla ortak bir hacmi paylaşır? -şeklinde düşünen birçok insan vardır. Bilimsel bir bakış açısı içerisinde değerlendirecek olursak bilincin sabit bir tanım içerisinde mekanik olarak açıklanmasının pek de mümkün olamadığını söylemeliyiz. Günümüze kadar gelmiş ve gizemini koruyan, terminolojik olarak farkındalık şeklinde algıladığımız bu olgu, bizlerin tinsel dünyasında dolaşmaya devam etmektedir.



Beethoven ve Kader bağlamını bu kapsamda düşünecek olursak, çoğu tin yahut fenomenolojik imgelem olarak adlandırdığımız olay örgülerinin yaşam standartımız tezahüründe sevinç, hüzün, gizem, şüphe ve kaygı gibi sonuçları ürütelebileceğini düşünmeliyiz. Kader de bu bağlamın toplamı olarak hayatımızda , zaman içerisindeki varlığının nitelikli bir gölgesi olarak yaşar.







Ludwig, 1789 itibariyle yavaş yavaş artan sağırlına karşın 1808 yılında tamamlandığı bilinen ‘ 5.Senfonisi ’ ile ;

Tıpkı bilincin maddesel bir olgu olduğunu savunan materyalistlerle, bilincin gizemini savunan sofistike düşünürlerin (bilincin gizemini kartezyen ikicilere ve ilkesel temelli yaklaşımlardan öteye gidememiş materyalistlerie karşı savunan) tartışmalarının derinliği kadar karışık ve karmaşık bir zaman eşiğinde; kaderin sesini duyamazken, tahminen duyumsal olarak halüsinatif bir ses eşiği skalası yaratarak, hislerinin mesleki tecrübesiyle, galip geleceği bir mücadelenin içinde bulduğunun betimlemesini yapmıştır. -şahsi tanım



Mücadele ve zafer temalarının ön planda olduğu, II.Dünya Savaşı sıransında sembol haline gelmiş bu eser ;

Beethoven’ın arkadaşı ve yardımcısı olarak bilinen Anton Schindler’e ilk iki ölçünün motifini tanımladığı gibi ‘ Kader kapıyı böyle çalar. ‘ imgelemini taşır. Basit bir motifin büyük bir mücadele algoritmasına dönüştüğü bu eser kısa sürede çok popüler hale gelmiştir.





I.VE II. BÖLÜMLERİN ‘TEMATİK BİRLİK’

AÇISINDAN YORUMLANMASI,



5.Senfoni dört bölümden oluşmaktadır. Eserin ana fikri ve temel motifi olan ‘sol sol sol mi’, ritmik tekabülü ‘ta ta ta tam’, eserin yazıldığı dönemin ihtiyaçları, Beethoven’ın devam eden sağlık sorunu ve diğer sanatsal nitelikleri göz önünde bulundurularak incelendiğinde kendi tanımında olduğu gibi, ‘kader ve zafer’ arasındaki ilişki zincirini anlatır.

1.BÖLÜM, isminden ve ana fikrin eser başında her iki dilde telaffuz edilmesiyle anlayacağımız üzere ‘kaderin kapıyı çalmasıyla’ tabir olarak senfoni disiplinine uygun ağır bir giriş yapar. Allegro (canlı, neşeli ve hızlı olan tempo birimi) olan bölüm, kendi doğasının gerçekliğini sorgulayan bir insanın kaderle mücadelesindeki kararlığını hissettirir. Eserin ana fikrinin bütün bir bölüm boyunca sekvensleriyle birlikte kadanslar oluşturduğunu fark edeceksiniz.



Nüansif olarak, süslemeleri az kullanmış fakat gürlük terimleriyle içerisinde bulunduğu durumun tanımını tasvir etmiş olabilir ?



Yine bu bölümde, tıpkı eserin bütünde kullanılan ana fikir ve üçlemeler sonrasında gelen puandorglar bana, bu mücadelenin kendiliği ve deneyselliğini anlatıyor gibi hissediyorum.



II.BÖLÜM, bu bölümün ihtişamı; sebep ve sonuç ilişkisinin, temayı oluşturan olay zinciri üzerinde bilir-kişi tarafından kontrol ediliyor oluşudur. Yaşamlarımızdaki olaylarla ilişkilendirdiğimiz acıların ve zevklerin çoğu, nihayetinde ummaya ve anımsamaya bağlıdır. Duyumun çıplaklığının kaderle Beethoven’ı yüzleştirmek, antlaşma etiği protokolüne zemin hazırladığını düşündüğüm Andante (ağıra yakın, yürür biçimde) bölümdür.

Tematik Birlik’

Zafere olan inancın tutarlılığı ve mücadele yöntemi her iki bölümde de yinelenmiştir. Bu tasvir eserin; armonik yapı, sekvens, aliterasyon, puandorg ve çeşitli gürlük terimleri vasıtasıyla yapılmıştır. Füg temasına benzer, tabiri bir parti yarışı sezgisi yaratır. Giriş, gelişme ve sonuç bölümleri vardır.